8 ayrı Şehir, 8 ayrı Karakter, 8 ayrı hayat. Karşınızda SENSE8…
Sense8 dizisi bize Dünyanın 8 farklı şehrinden 8 farklı hayatı anlatıyor. Birbirinden tamamen farklı hayatları yaşayan bu 8 karakter zihinsel ve duyusal yönden birbirlerine bağlılar. Zihinsel ve duyusal yönden birbirine bağlı olan bu karakterlere ‘Senseeightler’ denilmekte. Yani Senseeight, kendi kümesindeki insanlarla telepatik ve empatik olarak iletişim, bağlantı kurabilen insanlara deniyor. Dünyanın farklı kentlerinde yaşayan bu insanlar aynı gün doğup belirli bir evrimsel süreç içerisinde farklılaşmıştır. Bu insanlara da Homosenserium denilmektedir.
Dizi de her 8 kişi bir küme oluşturmakta ve bu kümenin içerisinde yaşayan herhangi bir acı, sevinç, hüzün, korku ya da mutluluk kümenin içerisinde ki diğer elemanları da etkilemekte. Yani kümenin içerisinde herhangi bir arkadaş zor durumda kalıp korku hissine kapıldığında, kümedeki diğer arkadaşları duyusal özelliklerini zor durumda olan arkadaşına aktararak, sanki fiziksel olarak da o bağlamdaymış gibi orada olabiliyor. Kümenin içerisindeki karakterler birbirlerinin farkına varıp arkadaşlık kurana dek tabi ki her dizide olduğu gibi burada da mücadele edilmesi gereken kötü güçler çıkıyor karşımıza.
Hem bilim kurgu hem gizem hem de dramayı aynı anda görebiliyoruz Sense8’de. Dizinin yönetmen ve yapımcılık koltuklarında ise Matrix, V For Vandetta ve Cloud Atlas gibi Dünyaca ünlü yapımlarla karşımıza çıkan Wachowski kardeşler var. Başrollerin de ise bir ya da iki oyuncuyla sınırlandırabileceğimiz karakterlerden ziyade oldukça nitelikli ve geniş bir başrol kadrosu barındırılmakta.
Sense8 karakterleri muhakeme girişiminde bulunmadan dahi kendilerini takdim edebilmekte izleyiciye. Dizi de 8 farklı karakter dolayısıyla 8 farklı hayat var demiştik. Wachowski kardeşler ise bu 8 karakterin davranışları üstünden bizlere bir şeyler aşılamaya çalışmıyor daha ziyade onların hayatlarını olduğu gibi aktarıyor.
Dizinin ilk sezonunda karakterlerin yeni hayatlarına adapte olmaya çalıştıklarını görüyoruz. Fazla aksiyon ve üst düzey heyecanın olmadığı ilk sezon buna rağmen izleyiciden kendisini koparmamayı başarıyor ve büyük bir merakla izletiyor. Şimdi Dünyanın 8 farklı kentinden olan bu 8 farklı karakteri daha detaylı görelim.
Almanya’nın Berlin şehrinde hayatına devam eden Wolfgang, hayatı hırsızlıkla geçmiş profesyonel bir soyguncu olarak çıkıyor karşımıza. Henüz küçük yaşlarda ailesiyle bir çok sıkıntı yaşayan Wolfgang’in, halen daha bu sıkıntıların izlerini taşıdığını görebiliyoruz.
İzlanda asıllı Riley ise yaşadığı trajik bir olaydan sonra Londra’ya taşınmış. Müzisyen bir aileden gelen Riley, DJ’lik yapıyor. Tabi ki inanılmaz güzelliğinden de bahsetmeden geçmemek gerekiyor.
Kala ise Hindistan’ın Mumbai kentinde yaşayıp bir ilaç sektöründe kimyager olarak çalışmakta. Bu özelliğinin bir çok yerde Sense8 ekibine faydalı olabildiğini görebilmekteyiz.
Meksika’da yaşayan ve aynı zamanda bir eşcinsel olan Lito, izleyiciye gerek ünlü biri olmasından dolayı gerekse özel hayatından dolayı bu eşcinselliğin kendisine getirdiği sıkıntıların ve bununla yaşamanın zorluklarını aktarıyor.
Kenya’nın başkenti Nairobi’de yaşayan Capheus namı değer Van Damme, dizinin belki de en masum ve en doğal karakterlerinden. Annesine ilaç alabilmek için çaba harcayan ve fakirlikle mücadele eden Capheus’u ilk sezonda farklı ikinci sezonda ise farklı bir karakter canlandırmakta.
Güney Kore’de Seul kentinde yaşayan Sun, dizinin en sempatik ve en tatlı karakterlerinden biri. Ünlü bir iş adamının iki çocuğundan biri olan Sun, annesini küçük yaşta kaybetmiştir. Sun bir kadın karakter olmasına rağmen ekibin ve hatta Güney Kore’nin en iyi dövüşçüsü. Bu yönüyle bir çok izleyicinin bir numaralı favori karakteri olmakta.
Will ise Chicago’da hayatını sürdüren bir polis memuru. Diğer karakterlerden farklı olarak Will, küçük yaşlarda bir sensate ile tanışır ancak tanıştığı kızın aniden ortadan kaybolması onu polis memuru yapmasında bir numaralı etken olur. Bunun yanında Will’in küme içerisindeki liderlik vasfı en yüksek olan ve takımı yönetmeye en uygun kişi olarak tebarüz edebiliriz.
San Francisco’da yaşayan Nomi, Transseksüel bir blog yazarı ve aynı zamanda bir hacker. Transseksüel olduğu için çevresinden olumsuz tepkiler alan ve ailesi tarafından reddedilen Nomi, çoğunlukla kız arkadaşıyla birlikte yaşamakta. Nomi için belirtilebilecek bir ilginç yön ise gerçek yaşantısında da transseksüel olmasıdır. Son olarak Amanitia karakterini ise Doctor Who’dan da yakından tanıdığımız Martha (Frema Agyman) karakteri canlandırıyor.
Sense8 yine bir Netflix yapımı olarak çıkıyor karşımıza. Dizi Dünyasına özellikle yönetmenlerinden dolayı oldukça hızlı bir giriş yapan bu dizi, ilk bölümlerinde beklentiyi tam anlamıyla karşılayamamasına rağmen ilerleyen bölümlerinde konuyu toparlayıp, izleyiciyi tamamen kendisine adapte edebiliyor. Birkaç bölümün ardından harika bir aksiyon ve müthiş bir sürükleyicilikle birlikte seyirciyi de arkasına alan dizinin hızı adeta kesilemiyor.
Alışılmış ve kökleşik dizilerden ziyade Sense8 birçok yapıma karşın farkını fazlasıyla ortaya koyabiliyor. Kalıplaşmış aksiyon ve senaryoları yıkan dizi, konusuyla monoton Hollywood dizilerinin çok çok dışına çıkabiliyor. Bununla birlikte cinsel veçhe ve tercihler yönünden hemen hemen bütün türleri içerisinde barındırabilen cesur bir dizi Sense8.
Sense8 yaptığı eleştirileri gözümüze sokmak yerine bunu karakterlerin ait oldukları kültür üzerinden bize sunuyor. Günümüzde cinsel yönelimleri doğrultusunda öldürülen yüz binlerce insan var. Ataerkil baskı sonucu hayatını kaybedenler veya istemedikleri bir hayata hapsedilen kadınlar, ekonomik eşitsizlikten dolayı keşfedilemeyen yetenekler, aradığı adaleti bulamayanlar ve nefret söylemleri yüzünden kendi hayatlarına son veren insanlar var. Tüm bu konulara ustalıkla değinen Sense8, bize bir bilim kurgu hikayesinden çok daha fazlasını anlatıyor.
‘Eşcinsellik ve Heteroseksüellik propagandası’ yaptığına yönelik ağır eleştiriler alan dizi Netflix tarafından 2 sezon sonunda iptal edildi. Dizi hayranlarının bu karara hemen her gün ağır tepkiler vermesinden ve isyan etmesinin ardından ise Wachowski kardeşler Netflix ortaklığıyla birlikte bir final bölümü yayınlayıp izleyicilerine veda etmeye karar verdi. Hikayesini ve senaryosunu henüz daha tam bitiremeden gelen baskılar üzerine iptal edilen bu dizi yayınlayacağı final bölümüyle birlikte hayranlarını hem mutlu edip hem gönlünü almak planı içerisinde.
5 Haziran 2015 de yayın hayatına başlayan ve 2 sezon süren dizi final bölümünü ise dizinin yıl dönümünden 3 gün sonra yani 8 Haziran 2018 de yapma kararı verdi. Kalıplaşmış bir çok düşünceyi ve alışılagelmiş bir çok senaryoyu yıkan bu dizinin benim için yeri daima apayrı olacak.
Bu yazıyı okuyan, yabancı dizilere ilgisi olan herkese rahatlıkla önerebilirim. Şunu demeliyim ki İzlemeden Ölmeyin…
İşte final bölümünün fragmanı…
DiziText 